Yaratıcı

ÖLÜMCÜL SIRLAR. KARMAŞIK YALANLAR.
İÇ İÇE GEÇMİŞ DOĞRULAR.
Lonca, Adelice’in tüm hayatını elinden almıştı; annesini, babasını, kardeşini ve geleceğini... Şimdi hepsini geri alma zamanıydı. Arras’taki kulede zaman ipliklerini eğiren Adelice, kaçtıktan sonra, Yeryüzü’nde özgürlüğün ne kadar tehlikeli olabileceğini fark etti.
Ruhları çalınmış Kalıntıların saldırısına uğradı ve çölün ötesinde gizlenmiş bir dünya keşfetti. Canavarları bulmak kolaydı. En zoru, güvenecek birini bulmaktı.
Herkesin sırları var; özellikle de Adelice’in en sevdiklerinin. İki dünya ve iki kardeş arasında kalan Adelice, hangisi için savaşacağına karar vermeli.
...
Yaratıcı Dünya Serisi’nin Yaratıcı’dan sonraki ikinci kitabı Halka’da Adelice geçmişi ile geleceğinin nasıl iç içe geçtiğini öğreniyor ve kaderinden kaçamıyor.
Gerçek bir kez açığa çıktığında, her şeyi geri dönülmez bir şekilde değiştirir.

Kitap : Halka 

Yazar : Gennifer Albin 

Tür : Genç yetişkin - Distopya

Seri : Crewel World #2 

Yayınevi : DEX

Sayfa sayısı : 368

Puanım: 4/ 5

“Kurtuluşun Ellerinde” 

İlk kitapta dokuma olayını kavramakta zorlandığım için kitabı tekrar okudum ve bitirir bitirmez ikincisine başladım. Yazarın hayal gücü inanılmaz.. Kitaba gelecek olursak ilk kitabın kaldığı yerden devam ediyor. Adelice, Jost ve Erik yeryüzüne indikleri andan beri olaylar hiç hızını kaybetmedi. Adelice ve arkadaşları artık bir haindir.Ve Cormac Adelice bulmak için elinden geleni yapmaktadır. Kalıntı denilen insanları yeryüzüne göndererek onları sürekli tehdit eder. Adelice kitap dükkanı olan yaşlı bir kadınla tartıştığı sırada Dante adındaki Güneşdağıtan ile tanışır. Güneşdağıtanlar yeryüzündeki Buzbölge denilen yeri katı bir şekilde kontrol eden kişilerdir. Ad, Jost ve Dante kalıntılar tarafından saldırıya uğrayınca Dante onları Kincaid'in yanına götürür. Yeryüzünün Cormac'ı Kincaid tarafından bir süre misafir edilirler. Ama Adelice yeryüzünde de güvende değildir ve Adelice kimseye güvenmemesi gerektiğini net bir şekilde öğrenmiştir.

THE BOOK SACRIFICE TAG !

Bu sefer kitap veya film yorumu yerine Sevgili Yorummbaz'ın yaptığı ve benim çok hoşuma giden THE BOOK SACRIFICE TAG 'i ile karşınızdayım. Yorummbaz'ın cevaplarını okumak için tık tık Bu tag ilginç, ütopik, komik vs senaryolar uydurup bu durumda hangi kitaplarınızı feda edeceğinizle ilgili :D benim gerçekten çok hoşuma gitti.



Senaryo 1 : Küresel ısınmanın dünyanın anasını ağlattığı bir dünya düşünün.İnanılmaz sıcak ya da inanılmaz soğuk hava koşullarıyla yaşıyorsunuz. Eskimo ceketinizi giyip ısınmak için gayret ediyorsunuz. Isınmak için hangi kitabınızı yakardınız ?


Fırsatçı: Allahım bu kadın gerçekten beni delirtmişti. Etmediğim hakaret kalmamıştı.Yani ne gerek vardı böyle bir sona seriyi bitirmiş olsam da hala o ilk kitabın etkisi altındayım ve onu kitaplıkta gördükçe sinirlerim bozuluyo. Yazarı görsem boğazına sarılırdım kesin. Hırsızı okusam da hala gıcık oluyorum bu yazara.( Aslında en sevdiğim seri olur bu :D)




Senaryo 2 : Kitapçıda kitap seçtiğinizi düşünün,bir anda bir zombi saldırısıyla karşılaşıyorsunuz ! Etrafınız ordan oraya koşuşan insanlarla dolu,karşılık verebileceğiniz bir silahınız ya da sığınabileceğiniz bir yer yok.Tam o sırada kitapçının sahibi bir duyuruda bulunuyor. Bu zombilerin tek zayıf noktası herkesin bayıldığı ama sizin nefret ettiğiniz bir kitaplar. O yüzden size bunu yaşatan bir kitabı seçmeniz gerek !


Günahkar Oyunlar: Kesinlikle hayatımın hatasıydı. Ben bu kadar iğrenç bu kadar absürd bu kadar gereksiz ve bukadar pahalı bi kitap görmedim.İki yıl önce almış olmama rağmen hala içime oturmuş durumda. İki kardeş aynı kız ve aynı anda herşey oluyo yani. Cümle bile kuramıyorum bu kitabı anlatmaya. Erotik kitap okurum hatta büşra pek sevmemiş ama günahkarlar serisini de çok seviyorum fakat bu kitap kendini aşmış arkadaşlar.




Senaryo 3 : Bir kuaföre gittiniz ve saçınızı yaptırdınız. Blendax reklamındaki abladan bile güzel ,hacimli saçlarınız var. Derken deli gibi bir yağmur bastırıyor, şiddetleniyor,şiddetleniyor ! Kendinizi korumak için hangi ''devam kitabını'' feda ederdiniz ?


Cennet: Jamie McGuaire benim hayran olduğum bir yazar. Ama bence fantastik yazmayı pek denemesin. İlk iki kitabını severek okusamda son kitabı beni baydı da baydı yani. Çok sevenlerde olabilir ama yok ben bu kadının YA yazmasını daha çok seviyorum.




Senaryo 4 : Edebiyat dersinde hocanız klasiklerin ne kadar önemli olduğundan,dünyayı nasıl değiştirdiğinden bahsediyor. Ama siz bu konuşmaya katlanamıyorsunuz ve hayatınızda okuduğunuz en tiksinç klasiği hocanızın kafasına fırlatıp,gururla bunun nedenlerini açıklıyorsunuz.


Yaşlı Adam ve Deniz : Belki çoğunuz bu cevabı verdim diye ne duygusuz bir kız bu diyebilirsiniz. Annem ilk okuldayken bana bu kitabı okutmaya çalışmıştı ve inatla direnmiştim en sonunda kendimi okuyo buldum ama nasıl okudum. Sinirden kudurarak okunan bir kitap ne kadar anlaşılabilir ki? Yani duygu falan hiç bişey anlamadım ve hala bu kitaptan nefret ediyorum. Üzgünüm Hemingway!!




                                       

THE KID (YUMURCAK)

Film Adı : The Kid (Yumurcak) 

Türü : Sessiz film

Renk : Siyah-beyaz

Yapım yılı : 21 Ocak 1921, ABD 

Süre : 68 dakika

Hiç sessiz film izlediniz mi? Eğer izlemediyseniz ve Charlie Chaplin 'i merak ediyorsanız hemen bu filmi izleyin derim ben. The Kid yani Yumurcak beni en çok etkileyen Chaplin filmiydi.

Charlie Chaplin'i tanımayanlar için kısaca kimdir dersek Bol pantolonlu, melon şapkalı, büyük ayakkabılı, sürekli bastonunu çeviren ve sakar hareketleri ile gülünç mizansenler oluşturan "Şarlo" tiplemesiyle gönülleri fetheden oyuncudur.

Konusuna biraz değinirsek Edna, çocuğunun babası olan genç ressam tarafından yüzüstü bırakılmış yalnız bir kadındır. Çocuğuna bakamayacağına karar verince iyi bakılması umuduyla onu zengin bir evin önündeki lüks arabaya bırakır. Kısa bir süre sonra yaptığından pişman olup çocuğu almaya geldiğinde ise çok geç kalmış olduğunu anlar; zira araba o sırada çalınmıştır. Arabayı çalan iki adam çocuğu fark ettiklerinde onu fakir mahallelerin birinde sokağa bırakırlar. Oradan geçen Charlie çocuğu sahiplenmek zorunda kalır.

                 

GÖLGE ATEŞİ - Karen M. Moning

Umut Güçlendirir, Korku Öldürür
MacKayla Lane, ablası Alina’yla birlikte evlatlık verilip İrlanda’yı bir daha dönmemek üzere terk ettiğinde küçük bir çocuktu.

Yirmi yıl sonra Alina öldü ve Mac, ablasının katilini bulmak için İrlanda’ya dönmeye karar verdi. Doğaüstü güçlere sahip, lanetlenmiş bir soydan geldiğini keşfettikten sonra ise kendini esrarlı bir geçmişin içinde buldu. İnsanların, binlerce yıldır aralarında gizlenen ölümsüzlerle yaşadığı çatışmanın tam ortasında kalmıştı.

Mac artık bir yandan acılarına göğüs germeye çalışırken, bir yandan da kendini dünyaları yaratma ve yok etme gücüne sahip bir büyü kitabı olan SinsarDubh’ı ele geçirmeye adamıştı.

SinsarDubh, Mac’i yüzüstü bırakıp sevdikleriyle arasında ölümcül bir patika oluşturduğunda ise avcı, artık av olmuştu. Mac artık kime güvenebileceğini kestiremiyordu. Sürekli rüyalarına giren o kadın kimdi? En önemlisi, bizzat Mac kimdi?

“Dudaklarımda Düşmanımın, Ablamın Sevgilisinin, Sevgilisin Katilinin Dudakları, Hak Ettiğim Cezanın Tadına Bakıyorum.”

Tür: Urban Fantasy, Paranormal,

Goodreads Puanı: 4.54

Orijinal Adı: Shadowfever

Sayfa Sayısı: 790

Baskı Yılı: 2014

Yayınevi: Artemis Yayınları

Seri : Fever #5

Bir fantastik serinin daha sonuna geldim ama nasıl geldim bir de bana sorun. Ateş serisini bilerek okumayı hep erteledim. Serinin devam kitaplarının çıkmasını bekleyerek kendime işkence etmekten kaçındım ki iyi de yapmışım. Mis gibi sindire sindire ardarda okuyunca çok daha keyifli oluyor kesinlikle. Vee ben böyle bir seri böyle bir hayal gücü böyle bir aşk böyle bir aksiyon böyle bir macera görmedim. O kadar akıcı hiç durulmayan bir seriydi ki 20 kitap da olsa devam ederim diyebilirim.

Kitaba gelince Artemis bir önceki kitapta sen git koskaca Barons Kitap ve Süs Eşyalarını , Barons Kitap ve Baloncukları yap. Ehh insaf yani. Koskaca Barons'a baloncuklar kelimesini nasıl yakıştırırsın arkadaş. Günah valla günah. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Bu sefer de en iyisi biz orjinalinde bırakalım da nasıl okuyosalar okusunlar gibi mi düşündüler artık bilemiyorum Barrons Book and Baubles olarak orjinalliğini korumuş. Barons'un küfürlerini sevsemde ulan kelimesi pek hoşuma gitmedi. Küfürlerden o kadar rahatsız olmam ama bu ulan kelimesi beni çok soğutuyo, hiç kimsenin ağzına yakıştıramıyorum hele hele Barons'a hiç!!

Kitabın kapağına gelince sövmekten kendimi alamıyorum. Gözümün önüne izbandut gibi Amazon kadınları geliyo. O ne iğrenç bir kapaktır. Kısacası artemis bu işi becerememiş.

Amaa hiç bir şey moralimi bozamaz (serinin bitmiş olması hariç). Mac ve Barons'un birbirleriyle olan atışmalarını çok özleyeceğim kesin. Bu kadar sert bir o kadar da tatlı bi çift okumadım daha önce. Kitap bir 700 sayfa daha olsa hiç sıkılmadan okuyacağımı düşünüyordum. Aslında bitmesini hiç mi hiç istemesemde bir baktım son sayfadayım. Kapağı bi kapattım ee noldu bitti mi şimdi ama olmaz ki diye bi hüzünlendim ki anlatamam. Ama iyi ki gece okumuşum rüyamda bol bol Barons ile takıldım. Allah'ımmm ne güzel rüyaydı o :D