“Sana soru sorabilir
miyim?”
“Sordun bile.”
Duraksayıp düşündü. “Sana
iki soru sorabilir miyim o zaman?”
“Sordun bile.”
***
"Sen dönüştün,
Grace. Sadece bedenin değişmedi.."
***
“ Dudaklarının yumuşak
ve hüzünlü duruşuna baktım, dudakları da aynı sesi gibiydi. Belki sadece
bakıyordum ama beni öpmesini ne kadar çok istediğimi ve bunu böyle delice
ismenin ne kadar aptalca olduğunu düşünmekten kendimi alamıyordum. ”
***
Kollarını açıp
yaprakların ellerine dolmasına izin verdi. Ebedi sonbahar ormanında karanlık
bir meleğe benziyordu.
“Yakaladığın her biri
için mutlu bir gün kazanacağını biliyor muydun?”
“Yakaladığın her bir
yaprak için bir mutlu gün.”
***
Biz kurtlar pek çok şey
yapabilirdik: Dönüşürdük , saklanırdık , soluk ve yalnız ayın altında şarkı
söylerdik ama tamamen ortadan kaybolduğumuz görülmemişti. İnsanlar kaybolurdu.
İnsanlar bizden canavar yaratırdı.
***
“Grace” dedi , adımı
söyleyişi kalp atışlarımı anında yavaşlattı. Kolumu tuttu.
“Ben sadece doğru şeyi
yapmak istiyorum, tamam mı? Hayatımda ilk kez seninle doğru bir şey yapma
şansını yakaladım.”
***
“Ona söylemek için çok
uygun bir andı. Bu benim son yılım.
Ama söyleyemedim.”
“Dokunuşum üzerine Grace’in
dudakları hafifçe aralandı ama otoparktan çıkarken hiçbir şey demedi.”
***
Belki de Beck buradaydı.
Umut soğuktan daha çok
acıtıyordu. Belki de aramam gereken Jack değildi.
***
Grace.
Titriyor ,titriyordum;
derim soyuluyordu.
Grace.
Kemiklerim kaslarıma
baskı yapıyor, eziliyor, sıkışıyordu.
Grace.
Parmaklarının kolumu
sıktığını hissetmez olduğumda bile gözleri beni tuttu.
“Sam,” dedi. “Gitme.”
***
Shelby bluzunu
indirmedi. “Biz birini öldürdüğümüzde cehennem beter olmalı. Biz ölümün en
korkunç şekli olmalıyız.”
***
“Onu gördüm. Onu daha
önce hiçbir şeyi görmediğim bir şekilde gördüm. Ve onları durdurdum.”
***
“O olduğunu biliyordum,
nasıl anladığımı söyleyemem ama bundan bir an bile şüphe etmedim.
Kurtadam diye bir şey
yoktu.”
***
“O geçmiş , şimdi ve
gelecekti.”