Su, tez konusu olarak bir telekız olmayı seçti; tanımadığı erkeklerle 6 ay boyunca telefonla konuştu, onların dertlerini dinledi, yol gösterdi, fantezileriyle onları mutlu etti. Konuştuğu erkeklerin kimisi kendine çok güvenliydi. Ama içlerinden birisi (Mert), hiç konuşmuyor sadece Su'nun sesini dinliyordu…Birkaç konuşmadan sonra; Mert utangaçlığını yavaş yavaş üstünden atmaya başladı, kendinden bahsediyordu; Su ise kuralları gereği kendisi ve hayatı hakkında hiçbir ipucu vermiyor; tıpkı bir telekız gibi davranıyordu…Gün geçtikçe Mert, hiç görmediği bu genç kadına tutkuyla bağlandı. Onu görmek, ellerini tutmak, teninde ellerini dolaştırmak, kokusunu hissetmek istiyordu… Ama Su, sadece bir oyunun içindeydi; bu gerçek değildi…Mert'in son sözü ise şuydu: SADECE SENİ SEVDİĞİMİ SÖYLEMEK İÇİN ARAMIŞTIM…O günden sonra, Su'ya artık ulaşamaz oldu…Peki ya kader onlara bir şans daha verse, bu kez sesleri değil; gözleri buluşsa, birbirlerini tanırlar mıydı?
Sayfa Sayısı: 431
Baskı Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: Altın Bilek Yayınları
Yazar: Eda Tuzcalı
“Aynı gökyüzünü paylaşmadığımızı biliyorsun değil mi?”
“Sana kendi gökyüzümü göstermeyi isterdim”
Türk yazarlara olan ilgim gitgide artıyor. Hele ki konusu böyle ilgi çekici olunca daha da bir hoşuma gitti. Telekız muhabbetini hep merak etmişimdir. Kitabımızın konusuda öyle. Sude yani Su tezi için telekız olmaya karar verir. Bir gün bir telefon alır ama karşısındaki kişi hemen telefonu kapatır. Bu bir süre böyle devam ederken Mert sonunda konuşmaya başlar. Mert'in Sude'nin beklemediği bir itirafta bulunması ve Sude'nin tezinin bitmesi ile iletişimleri kopar.
Aradan geçen üç yılın ardından Hope isimli bir bar ve karakterlerimizin bir araya gelmesi ile olaylar gelişir. Mert ve Sude karşılaşır ama Mert Sude'ye kırgın ve kızgındır. Sude ise şok olmuş bir vaziyettedir.
Sude , arkadaşları ( Ceylin , Deniz ve Ela ) ve Miray kendini beğenmiş ve biz mükemmeliz havalarında takılan güzel ve erkekleri parmaklarında oynatan insanlardır. Birbirleriyle olan şakalaşmaları eğlence anlayışları kesinlikle kitapta en beğendiğim kısımlardan biriydi.
Hakan ise kendisini Charlie kızları da melekleri olarak düşünen bir abi havasında takılan yakışıklı , çapkın ve Hope'un ortaklarından biri.
Kaan ise Allahım. O kadar kibirli egoist ki. Evet megaloman manyak. Uyuz , gıcık , domuz.. Daha bir sürü sayabilirim ama susmayı tercih ediyorum. Hope'un diğer ortağı. Ceylin ile aralarında geçenler ve sonrasındaki domuz gibi davranışlarından dolayı Kaan'dan hoşlanmadığımı ( aslında çok hoşlandım demek oluyor bu :P ) söylemeden edemeyeceğim.
Vee gelelim asıl karakterimize. Mert diğer kitaplarda gördüğümüz egoist bir karakterden ziyade duygusal karşısındakine değer veren bir erkek.
“Öpmeye doyamayacağım bir kadınla karşılaşmadım.”
Peki;
Sude Mert'i sevebilecek mi?
Mert Sude'ye güvenebilecek mi?
Ceylin Kaan ile mutlu olabilecek mi?
Deniz kimlerle karşılaşacak?
Tüm bu soruların cevabı için kitabı okumanız gerekiyor.
Kitabı daha çok anlatmak isterdim ama maalesef söyleyeceğim en ufak bir kelime bile spoiler içerebilir. O yüzden bu yazdıklarımla yetinmeniz gerekiyor.
En sevdiğim kısımsa yan karakterlere yer verilmesi oldu. Şahsen ben Mert ve Sude'den ziyade Kaan ve Ceylin'in hikayesini daha çok sevdim. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen bence gayet iyi bir anlatımı vardı.
Kitaptaki tek sevmediğim nokta aradan geçen senelerin bize vurgulanmaması. 3 sene sonra gibi bir yazı bekledim.Bunu da yazarın ilk kitabı olmasına bağlıyorum.
Hepinize bol kitaplı günler
Hepinize bol kitaplı günler
0 yorum:
Yorum Gönder